Koç ailesinin göz bebeği Afrodisias ‘Dünya Mirası’ listesinde

Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, UNESCO 41. Dünya Miras Komitesi Toplantısı, Polonya’nın Krakow kentinde gerçekleştirildi.

Toplantıda, Türkiye’nin aday gösterdiği Afrodisyas Arkeolojik Alanı’nın, UNESCO Dünya Miras Listesi’ne kaydedilmesine karar verildi.

​Afrodisyas, eski Yunan ve Roma dönemlerine ait en görkemli antik kent olma özelliğini taşıyor. Tanrıça Afrodit tapınağıyla ünlü Afrodisyas, milattan önce 2. yüzyıldan milattan sonra 6. yüzyıla kadar görkemini korudu.

Afrodisyas ile birlikte Türkiye’nin Dünya Miras Listesi’ndeki varlık sayısı 17’ye ulaştı.

Öte yandan, Türkiye, 2018’de düzenlenecek UNESCO 42. Dünya Miras Komitesi Toplantısı’nda, Göbeklitepe Arkeolojik Alanı’nı aday gösterecek.

UNESCO Dünya Mirası Komitesi 41. Genel Kurulu, Polonya’nın ev sahipliğinde 2 Temmuz’da başlamıştı. Genel kurulun çalışmaları, Krakow’daki Uluslararası Kültür Merkezi’nin kurucusu ve direktörü Jacek Purchla liderliğinde 12 Temmuz’a kadar devam edecek.

Bu kurulda, Hindistan’ın tarihi Ahmedabad şehri, Çin’in tarihi yerleşim yerlerinden Kulangsu adası, Kamboçya’daki 6. ve 7. yüzyıldan kalma Sambor Prei Kuk tapınak bölgesi, Angola’daki eski Kongo Krallığı’nın başkenti Mbanza Kongo kenti, Eritre’nin başkenti Asmara ve Güney Afrika Cumhuriyeti’ndeki Khomani kültürel alanı dün Dünya Mirası Listesi’ne eklenmişti.

Komite önceki gün de 3 doğal alanı Dünya Mirası Listesi’ne eklemiş, listede yer alan bir bölgenin de genişletildiğini duyurmuştu. Arjantin’deki Los Alerces Doğal Yaşam Parkı, Çin’deki Çinghay Hoh Şil Platosu, Rusya ve Moğolistan arasında yer alan Dauria bölgesi listeye eklenen doğal alanlar olmuştu.

Hürriyet Gazetesi’inden Gila Benmayor, konu hakkında yazdığı yazıda Koç Ailesinin bölgeyle ilgisine değindi;

Gina Benmayor’un yazısı şöyle;

“DÜNYANIN ilk heykeltıraşlık okulunun olduğu, Aşk ve Bereket Tanrıçası Afrodit’e adanmış Aydın’daki antik Afrodisias şehri Unesco’nun Dünya Miras Listesi’ne girdi.

Türkiye’nin bu prestijli listeye giren 17. kültür varlığı olan Afrodisias 2009 yılından beri geçici Dünya Mirası Listesi’ndeydi.

Bu müjdeli haberi uzun zamandır hepimiz bekliyorduk.

Unesco’ya Afrodisias dosyasını hazırlayıp veren Kültür ve Turizm Bakanlığıekibini kutlarken, bu başarının arkasında büyük payı olan, Ömer Koç’un Başkanı olduğu Geyre Vakfı’nı unutmamak gerek.

Ömer Koç’un bayrağı, Geyre Vakfı’nın kurucusu ve en büyük bağışçılardan biri olan halası Sevgi Gönül’den devraldığını düşünürsek Afrodisias, Koç Ailesi’nin gözbebeklerinden biri.

Geyre Vakfı’nın Yönetim Kurulu üyeleri Sennur Hamamcıoğlu gibi vakfın gönüllü elçisi olan Yapı Kredi Kültür Sanat’ın başındaki Tülay Güngen, Unesco’nun giden dosya için vakfın madden ve manen yıllardan beri seferber olduğunu anlatıyor.

Koç ailesinin göz bebeği Afrodisias ‘Dünya Mirası’ listesinde

Dosyasının en önemli unsuru “Alan Yönetim Planı” vakıf tarafından Mimar Sinan Üniversitesi’nden Prof. Aykut Karaman’a yaptırılmış.

Geçtiğimiz eylül ayında, Geyre Vakfı’nı destekleyen iş dünyanın önde gelen isimleriyle Afrodisias’a yaptığımız gezide sohbet ettiğimiz kazı başkanı Prof. Dr.Roland R.R Smith de Unesco için uğraşan isimlerden biri.

O da ömrünün yarısını burada geçirmiş.

Geyre Vakfı, Afrodisias’a çeşitli projeler için şimdiye kadar 15 milyon dolar aktarmış olsa da antik şehirlerin gün ışığını görmeleri çok masraflı.

Dolayısıyla Semahat Arsel’in eşliğindeki son Afrodisias gezisinde Prof. Smith,antik şehirdeki 170 metrelik havuzun ortaya çıkartılması için iş dünyasından destek istemişti.

Afrodisias’a destek bir anlamda Türkiye’nin imajına destek demek.

Afrodisias’ın Unesco Dünya Miras Listesi’ne girmesi kuşkunuz olmasın imaja da, kritik eşikteki turizme de katkı sağlayacak.

Türkiye gibi bir tarihi ve kültürel miras zengini ülkenin listedeki varlıklarını arttırmasını dilerim.

İtalya’nın listede 50’nin üzerinde varlığını olduğunu düşünürseniz yolumuz uzun.

Koç ailesinin göz bebeği Afrodisias ‘Dünya Mirası’ listesinde

İYİ haberin ardından bir de kötüsü.

Artvin’in Kafkasör Yaylası’ndaki doğa harikası Cerattepi’nin madenciliğe açılmaması için 30 yıldan beri mahkemelerde mücadele eden çevreciler kaybetti.

Memleket de kaybetti.

Danıştay’ın verdiği son kararla Cerattepe’de madenciliğin önünü açan kararlı ilgili TEMA Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç bakın ne diyor?

“Cerattepe çok kıymetli ve eşsiz doğal varlıklara sahip bir bölge. Bunu iyi bilen Artvinliler bunun için 30 yıldır mücadele ediyorlardı. Artvin’in doğal varlıkları yer altı kaynaklarından daha değerlidir. Bunları iyi koruduğumuz takdirde Artvin Türkiye’nin ekonomik gelişimine büyük katkı sağlayabilir”.

Ataç, Cerattepe’te madencilik yapılması durumunda neler kaybedeceğimizi de şöyle sıralamış:

-Artvin halkının yaşam alanı

-Artvin’in kültür ve geleneklerini

-Artvin halkının temiz su hakkını

-Biyolojik çeşitliliği, bir daha asla geri kazanamayacağımız türleri. Artvin, uluslararası sözleşmelere göre risk altında olacn ve korunması gereken çok sayıda bitki türüne sahip.

-Dünyanın en büyük el değmemiş, doğal yeşlı orman ekosistemini.

-Bölgedeki ormanların gelecek nesillerini.

-Göç eden kuşların konacağı yuvaları.

Bu satırları yazarken kış aylarında Dünya Ekonomik Forumu için gittiğim Davos yolculuğu sırasında gördüğüm eşsiz doğa, ulu ağaçlar gözümün önüne geldi.

İsviçreliler böyle bir doğayı madencilikle yok etmeyi hiç akıllarına getirmiş olabilirler mi?

Haber

İlginizi Çekebilir