Crysis II – Trailer

Bazı zamanlar yeni bir firma ortaya çıkar. Sadece tek bir oyun yapar ve kasırga gibi eser. Bunu 2004 senesinde Crytek, Far Cry ile yapmayı başarmıştı. 3 Türk kardeşin başında bulunduğu Crytek, bazılarınca Half-Life’tan beridir en iyi FPS olduğu söylenen Far Cry’ı oyun dünyasına kazandırdı. Oyun; gerek aksiyonu, gerekse sesleri, grafikleri, fizik etkileşimi ve maceranın geçtiği tropikal adayla oldukça ilgi çekmişti. Özellikle CryEngine’nın başarısı taktire şayandı. Ayrıca editör sayesinde oyun üstünde farklı modlar yapmak, harita tasarlamak ayrı bir artıydı. Sadece teknik yönden ve Singleplayer olarak değil; Multiplayer olarak da başarılı bir oyundu. Hatta Multiplayer’da editör yardımıyla yapılan farklı haritalarda oynanabiliyordu. Aradan geçen zaman içinde Crytek, CryEngine 2’yi duyurdu ve motorla yapılan demoları gösterdi. Sonunda bombayı patlatmıştı yani Crysis’i.

 

Tropik adanın havası bambaşka

Crysis, Crysis bu isim duyurulduğu zamandan beridir oyun dünyasındaki gündemi oldukça meşgul etti. Özellikle Directx 10 desteği ve mükemmel grafikleriyle ağız sulandırıyordu. Yayınlanan videolar, ekran görüntüleri oldukça iştah kabartmıştı. Birçok insan oyun hakkında forumlarda sayfalarca yazdı, çizdi. Kimine göre oyun kötü olacak derken, bazıları devrim yapacak dedi. Fakat Crysis sadece grafikleri ve teknik yapısıyla değil, özellikle Türk oyuncular için Türkçe dil desteğiyle çok daha önemli bir konumdaydı. Yerli kardeşler, EA Games’e karşın her şeyin sorumluluğunu üstlenerek Türkçe desteğini oyuna koydu. Artık saadete gelip; lafı fazla uzatmadan Crysis’in içine dalalım.

Klasik bir üslupla başlamayacağım. Bunun yerine ilk olarak oyunun en çok dikkat çeken noktalarına, en çok üzerinde durulan kısımlara ilk olarak yer vereceğim. Demin bahsettiğim gibi oyunda Türkçe seslendirmeler ve Türkçe desteği olacaktı. Evet, yıllardır hep İngilizce olarak izlediğimiz konuşmalar ve seslendirmeler artık Türkçe. Türkçe seslendirmeleri profesyonel ses sanatçıları ve ünlü isimler yapmış durumdaki; İpek Tuzcuoğlu, Dolunay Soysert, Ziya Kükürt gibi ünlü ve usta isimleri seslendirenler arasında görebiliyoruz. Oyun çıkmadan önce bazı kişiler tarafından Türkçe seslendirmelerin, İngilizceden direk Türkçe’ye çevrileceğini söylüyordu. İngilizce kalıpların ve kelimelerin karşılıklarının olup, öz bir seslendirme olmayacağı görüşü vardı. Ancak oyunda böyle bir şeyin olmadığını görebilirsiniz. Seslendirmelerde edilen küfürler bile Türkçe’ye özgü. Ayrıca usta isimlerin seslendirmeyi yapmasından dolayı, herhangi bir olay karşısında ses tonunun tepkisi bile o anki duruma göre değişiyor. Oldukça başarılı ve mükemmel olmuş. Crytek’i ve Yerli kardeşleri bu konuda ayakta alkışlıyorum. Yerli kardeşler zaten Türkçe olacağı konusunda söz vermişti ve bunu da mükemmel bir şekilde başarmışlar. Oyunda sadece Türkçe seslendirmeler değil, ayrıca harika ses efektleri yer alıyor. Patlamalar, kurşunun bir yerden sekmesi, her silahın farklı bir sese sahip olması, müziklerle beraber Crysis ses konusunda harika bir ziyafet sunuyor. Eğer ses sisteminiz de iyiyse tadında yenmeyecek.

Diğer önemli bir nokta oyundaki grafiklerdi. Crysis’i şuanda piyasadaki en iyi grafiklere sahip oyun olarak ilan ediyorum. CryEngine 2 mükemmel bir iş çıkartmış. Kaplamalardan, modellemelere, patlamalara, ışık ve gölge oyunlarına kadar resmen görsel bir şölen izliyorsunuz. Özellikle oyunda ilerlediğiniz zaman bazı yerler oldukça gerçekçi. Açık alanlar mükemmel bir şekilde motor tarafından çiziliyor ve oldukça doğal gözüküyor. Adanın tropikal havası oyunda çok iyi bir şekilde sunulabiliyor. Şimdi gelelim madalyonun diğer yüzüne. CryEngine 2 gerçekten mükemmel bir iş çıkartıyor, ancak bunun ağır bir bedeli var diyebilirim. Crysis’teki grafikleri en düşüğe alarak makul bir FPS seviyesinde oynanabiliyor.

Ancak oyundaki espri, yapımın en başından itibaren belirtilen kısmı yani grafikleri. En yüksek ayarda görselliği izlemek için Ati 2900XT veya 8800GTX bir kartın olması şart. Hatta bu kartlar bile en yüksek detaylarda kasılıyor. Özellikle çözünürlük arttıkça oyundaki FPS seviyesinde düşüş fazla oluyor ve gölgelendirme performanstan gerçekten yiyor. Gölgelendirmeyi düşürüp, çözünürlüğü makul ayarlara getirirseniz daha oynanabilir hale getiriyor. Gerçi 1024×768 veya 1280×1024 gibi çözünürlüklerde yüksek seviyede(En yüksek değil) makul bir FPS’le oynayabilirsiniz. Aynı şekilde 8600 veya 2600 dengi kartlarda 1024×768 gibi artık standart bir çözünürlükte, bazı ayarlar yüksek bazıları orta seviyede rahat oynanabiliyor. Daha düşük kartlarda yani X1600 veya 7600 serisinde en düşük detayda oynayabilirsiniz. Ancak belirttiğim gibi asıl iş grafiklerin mükemmel görselliğinde olduğundan dolayı, grafiklerin detaylarını göremeyebilirsiniz. İş sadece ekran kartıyla değil, artı olarak ram ve işlemcide de bitiyor. XP’de çift çekirdek bir işlemci ve en aşağı 1GB ram, detaylar da açık değilken yeterli oluyor. Ancak şahsi tavsiyem 1GB yerine 2GB. Eğer Vista’da oynuyorsanız, çift çekirdek veya dört çekirdek bir işlemci ve buna ek olarak en en aşağı 2GB ram olmalı. Hatta 2GB yerine direk olarak 4GB’ın olması en iyisi. Vista’da 2GB ram biraz işkence olabiliyor. Zaten 1GB’ı direk olarak Vista yiyor ve geri kalan 1GB’ı oyun kullanıyor. Bunlara ek olarak Crysis’in dört çekirdek ve çift çekirdek desteği oyunun daha stabil olmasını sağlıyor. Multicore işlemci her şekilde bu konuda tavsiyem.

Etkileşim tetikleme

Crysis’le ilgili en güzel kısımlardan biri oyundaki fizik etkileşim. Far Cry’daki fiziklendirme zamanı için iyiydi. Crysis’le bu durum daha detaylı olmuş. Ateş ettiğiniz ağaç devriliyor, oyundaki düşmanlar gerçekçi ölüyor, ayrıca çevrede bulunan etmenleri rakiplere karşı kullanabiliyoruz. Zaten ses ve grafik konusunda tavan yapan Crysis’in, fizik konusunda da eksik kalması olanaksızdı. Böylece muhteşem üçlü yani; grafik, ses ve fizik yönünden Crysis sınıfı en üst başarıyla geçiyor.

İlk belirgin noktalardan bahsedip, asıl virajı aldığımıza göre yolun geri kalan kısmına aynen devam ediyoruz. Crysis’in konusu aslında çoğu yerde daha önce yazıldı, çizildi. Ancak genel bir hatırlatma yapıp oyunun senaryosunu herkes için açıklayayım. 2019 yılında dev bir göktaşı Dünya’ya düşer. Kuzey Kore yakınlarında olan bu felaketten hemen sonra, Kuzey Kore Hükümeti göktaşının düştüğü yerdeki adalar zincirini, dış dünyaya kapatır ve incelemelere başlar. Ancak Amerika bu olaydan haberdardır ve olayla ilgili durumu incelemek üzere adaya, özel eğitimli ve son teknolojik silah ve teçhizatlarla donanımlı bir birlik gönderir. Böylece macera başlıyor.

Son teknolojiyle donanımlı olan karakterimizin en büyük özelliği taşıdığı “Nano Suit”. Nano teknolojisi sayesinde zırhımız üstün özelliklerle dolu. Dört farklı özelliğimiz var ki bunlar; daha hızlı olma, görünmezlik, maksimum güç ve dayanıklılık. Oyunda her birini duruma göre kullanıyoruz. Yeri geldiğinde görünmez olup aradan sıyrılabiliriz, olmadı zırhın gücünü açıp daha dayanıklı hale gelerek, sıkı çatışmalara girebiliriz. Bazı zamanlar normalde aşamayacağımız yüksek yerler karşımıza çıkacak. İşte bu sırada kullanacağımız güç “Maximum Power” olacak. Böylece daha yükseğe sıçrayarak, yüksek engelleri aşabiliyoruz. Zırhın gücü sağ altta bulunan barda mavi olarak gözüküyor. Mavi bar boşaldığı anda zırhın gücüde bitmiş oluyor. Ancak kendi kendine doluyor. Onunla beraber birde yeşil bir gösterge daha var. Yeşil gösterge sağlığımızın ne durumda olduğunu belirtiyor. Sağlığımız kendi kendine doluyor, fakat bu dolma süresi biraz yavaş.

Aslında iyileşmemiz gene zırhın özelliklerinden biri. İş sadece Nano Suit’te bitmiyor, buna ek olarak silah gelişimi var. Silah gelişimi seçeneklerinde, elimizdeki silaha susturucu veya fener takılabiliyor. Bunlarda oyunda ilerledikçe işimize yarıyor. Karanlık bir yeri aydınlatmak veya ateş ettiğimizde daha az sesin çıkmasını sağlıyor.

Oyun içinde en başta Koreli düşmanlarla karşılaşıyoruz. İlk kısımlar en başlarda biraz yavan gibi gelse de, aksiyon dolu. Fakat oyunda ilerledikçe ve uzaylılarla kapışmaya başladığımızda Crysis cidden tavan yapıyor. Hele çevrenin buzullarla kaplandığı bölümler ve uzaylıların ana merkezinde geçen kısımlar, oyunun en mükemmel noktalarını oluşturuyor diyebilirim. Aksiyona doyuyoruz, fakat Crysis’te olan bir eksiklik burada göze çarpıyor yani yapay zeka. Oyunun yapay zekasında ne yazık ki hatalar var. Bazı zamanlar hiçbir düşman sizi görmeyebiliyor veya yakınına gittiğinizde hiç ateş etmeyebiliyor. Bunun gibi örneklerle karşılaşma imkanınız olacaktır. Yinede bu olay Crysis’in bütününü etkileyecek derecede değil.

Araç gereç kullanımı

Tüm oyun boyunca tabanvay değiliz. Çevredeki cipleri, tankları, hava araçlarını kontrol edebiliyoruz. Zaten oyunda ada büyük olduğu için bir yerden bir yere giderken, araçlar çok işimize yarayacak. Aynı şekilde rakipleri toplu imha etmek ve etkili olmak için araçlar çözüm konusunda birebir. Crysis yine bu konuda başarılı olmuş. Çatışmalar sırasında çok ilginç yollara başvurabilir ve olaylara şahit olabiliriz. Hemen yanımızdaki eski bir demir parçasını rakip üstüne atıp onu öldürebilir veya rakibi boğazından sıkı sıkı tutup, başka bir yere fırlatabiliriz. Hatta tuttuğumuz rakibi canlı siper gibi kullanabiliyoruz da. Aynı şekilde fizik etkileşiminin sonucu bomba patlayan bir ev dağılabiliyor. Çevredeki eşyalar dağılabiliyor. Kısaca Crysis bu konuda cidden harika bir sunum yapıyor.

Her şey sadece Singleplayer’la sınırlı değil. Far Cry’dan devam eden harika Multiplayer özelliği Crysis’te aynen devam ediyor. Multiplayer’da diğer oyuncularla kapışmak güzel bir deneyim sunuyor. Deathmatch veya Power Strike modlarından birini oynayabiliriz. Singleplayer’da kullandığımız araçlar, aynı şekilde Multiplayer’da da yer alıyor. Kısaca senaryo modundan sonra oyun Multiplayer olarak devam ediyor. Hatta bunun üstüne birde Sandbox editörünü de ekleyelim. Crysis’in en güzel artılarından biri modlara destek vermesi. Haritalar yapıp bunları net ortamında paylaşıp, Multiplayer’da oyanaybiliriz. Aynı şekilde modlarla oyun biraz daha değiştirilerek, farklı maceralar yaşabiliriz. Sandbox’ın kullanımı da son derece kolay. Zaten Far Cry’daki editörle haşır neşir olmuşsanız, Crysis’e de bolca harita yapabilirsiniz.

Haber

İlginizi Çekebilir