Aras Bulut Candaş Tolga’nın konuğu oldu: Atatürk’ün gençliğini oynamak hayatımın en büyük imzası

Popüler program “Candaş Tolga Işık ile Az Önce Konuştum”un bu bölümünün konuğu, ünlü oyuncu Aras Bulut İynemli oldu. İynemli, programda Candaş Tolga Işık’ın sorularını yanıtladı. Atatürk filmi ile gündemde olan İynemli “100. yılında Atatürk’ün gençliğini oynamak. Hayatımın en büyük imzası.” dedi.

Candaş Tolga Işık ile Az Önce Konuştum’un konuğu, Çukur dizisi ile hafızalara kazınan ve Atatürk filmindeki başarılı oyunculuğuyla adından söz ettiren Aras Bulut İynemli oldu. Aras Bulut İynemli Candaş Tolga Işık’ın sorularını yanıtladı.

Aras Bulut İynemli’nin açıklamalarından öne çıkanlar şöyle…

“Benim en hayran olduğum şey o zamanki vatan aşkı ile şimdiki vatan aşkının farkını anlayabiliyorsun aslında bir şeyi kıyaslamak gibi değil ama bütün hücrelerine inanıyor olmak ideale çok acayip bir duygu.

Senaryo mail olarak geldi, kâğıt halinde okumak istedim ertesi gün kağıt geldi. Okumaya başladım en etkilendiğim sahne savaştan sonra denize girme sahneleri. Su çok iyi gelirmiş kitap okumak çok iyi gelirmiş Paşaya.

ATATÜRK  MESAJLARI

-(Atatürk okumaları yaparak çok defa röportajlarında anlattın. Bütün bu okumalarda Çanakkale neredeydi senin için?) Çanakkale en önemli yerdeydi aslında. Çünkü rütbeyi alıp Tekirdağ’dan oraya gelene kadar Mustafa Kemal Atatürk çok büyük bir mücadele veriyor. Orası gerçekten savaşın kaderinin değiştiği yer.

Ben şöyle bir şey yaşadım etrafımda genelde bir işe başlarken anlatırım böyle bir iş var nasıl yapacağız vs. diye, ‘Yaparsın sen’ diye destek alırım sevdiklerimden. Burada şöyle bir şey oldu etrafımdan, sevdiğim insanlardan ‘Kolay gelsin’ Evet işimizin çok zor olduğunu biliyorduk, ben de şuna söz verdim kendime elimden geleni yapacağım. Çünkü evet çok korktum diyorum ama her insanın ayağına böyle bir fırsat gelmez. 100. yılında Atatürk’ün gençliğini oynamak. Hayatımın en büyük imzası.

-(Bütün bu oyunculuk performansının yanında takdir edilmesi gereken bir şey var. Bu çok büyük bir cesaret, bir oyuncunun Atatürk’ü oynama cesareti çok büyük bir cesaret. O cesareti nasıl topladın?) Şöyle bir şey yaşadım ben ilk 4 gün İstanbul’da platoda oynuyorduk ben izlemiyordum monitöre bakmıyordum. Çünkü nasıl gözüktüğümü kamerada önemsememek istiyordum. Anda o ruhta kalmak istiyordum. Hissettiklerini hissetmeye fikirlerini anlatmaya odaklanmıştım. Çünkü nasıl gözüktüğümle ilgili bir şeye takılırsam andan koparım diye.

PRODÜKSİYON AÇIKLAMASI

Ama her yerde monitör var çok büyük bir ekip çünkü benim hayatımdaki en büyük ekip bildiğim kadarıyla da gelmiş geçmiş en büyük prodüksiyon bu Türkiye’de. Bir gün denk geldim, orada o yakınıma denk geldim. Ve şey dedim Atatürk sıtma krizi geçiriyor. Çünkü geçirmez ya bizim aklımızda. A bir dakika dedim, biz başka bir şey yapıyoruz.”

‘AĞLAYANLAR OLDU’

-(Oyuncu olarak Atatürk olduğun ilk anı anlatsana aynada kendinle göz göze geldiğin anı?) Bismillah dedim. Zaten makyajın da çok büyük bir hazırlığı vardı ama karavanda hadi bir test çekimi yapacağız dediğim bir yerde karavandan indim ağlayan, şaşıran, oldu. Onu zaten halletmem 4-5 günümü aldı.

-(Filmden çıktıktan sonra seyreden bir insanın aklında ne kalsın istersin?) Genelde şöyle oluyor 2. filmden sonra ‘Burada biter mi ya?’ İnsan halini de gösterdiğiniz için, sevdalarını, acılarını, çektiği zorlukları, ‘O zorlukları nasıl aştığını bunların ruhunu gösterebildiğiniz için teşekkürler’ denmesi, ‘Böyle bir film yapabildiğiniz için teşekkürler’ denmesi, ‘Biz iyi ki böyle büyük bir lidere sahibiz bize tekrardan bunu hatırlattığınız için teşekkürler’ denmesi kafi.

‘BİLİNÇLİ DAVRANDIM’

-(İlk bu yayınlanmama ihtimali olduğunu duyduğunuzda ne hissettiniz?) Hayal kırıklığı, öfke. O öfkeyi yaşayan benim arkadaşlarımın, bu toprağın insanlarının yaşadığı öfkenin 10 katını hissettim. Ama ben bu işin içinde olduğum için, bu işin öznesi olduğum için ona göre davranmam gerekiyordu. Bu benim bilinçli kararım.

-(Filme dair aldığın en büyük eleştiri neydi?) Aileden değil de etraftan fazla çatık kaşlı olduğuma dair eleştiri geldi. Dönem çok ciddi. Öyle bir eleştiri aldım. Paşamın karizmasını ne yaparsam yapayım yakalayamayacağım için belki biraz fazla kasmış gözükebilirim.

‘KIZGINIM VE KIRGINIM’

-(Sen bir yerde kızgınım ve kırgınım dedin neden?) Kızgınım ve kırgınım. Sen, ben bir kişi daha var yola çıkıyoruz. Sen yayıncısın, yapımcı ve biz ekibiz. Sen son 3 ay kala ‘Ben yokum’ diyorsun kırılmaz mıyım sana kızmaz mıyım, bir de söz konusu Atatürk. Disney Herkes tepkisini başka türlü dile getirir, ben işin içindeki kişi olarak tepkimi bu şekilde dile getirdim. Ne zaman biraz daha kişiselleştirilmeye başladı o zaman cevap verdim. Ne yaptıysam kararlı bilerek yaptım. Ben 14 senedir bu işi yapıyorum çok tecrübeliyim diye konuşmuyorum ama benim bir yolum var o yolda da kendime göre kendi bildiğim kendi sahiplendiğim şekilde verdim kararlarımı aslında. Susma değil, ‘Korkaklığından sustu’ ya da ‘Sözleşmesi vardı sustu’ dendi edebimizden adabımızdan da susuyoruz, anamızdan babamızdan böyle öğrendik biz.

-(Hasan Arat’ı nasıl buluyorsun?) Değişim umut demek, umuda her zaman inanırım. İhtiyacımız olduğunu düşünüyorum açıkçası.

-(Başarısız olduğun bir işi var mı?) Maral çok iyi olmadı ama başarısızlığa nereden baktığınla ilgili. Eğer bir şey öğrendiysem o bana başarısızlık olarak gelmiyor. Başarısız olmayı göze alabiliyor olmak bana cesaret gibi geliyor.”

Haber

İlginizi Çekebilir