Zanzibar. Burada her şey yolunda yani hakuna matata

Afrika’nın doğusunda, Tanzanya’ya bağlı cennet gibi bir ada: Zanzibar. Tanzanya’nın adalarına büyük turizm yatırımları planlanıyor. Bu yüzden Zanzibar’ı görmek isteyenlere tavsiyem, acele etmeleri. Yunuslarla yüzmek, maymunlar ve dev kaplumbağalarla yürüyüş yapmak, tüm negatiflikleri ‘hakuna matata’ ile geride bırakmak için…

Meysun Büyüksaraç bana Zanzibar’ı şöyle anlatmaya başladı:

“Adanın kuzeyinde gelgit daha az olduğu için denizde doya doya yüzmek istiyorsan kuzeydeki Nungwi veya Kendwa’da kalmalısın. Ama bu demek değil ki adanın diğer taraflarında kalınmaz. Mesela benim en sevdiğim tesislerin çoğu adanın güneyinde. Zanzibar’ın lokal kültürünün ruhunu hissetmek istiyorsan mutlaka bir gün ve geceni başkent Stone Town’a ayır. Afrika kültürünün Arap ve Hint etkileriyle yoğrulmuş haline şahitlik edeceksin burada. Kite surf yapanların favori yeri Paje Beach. Yapmıyorsan bile başlamak için iyi bir fırsat. Adada mutlaka baharat turlarından birine katıl, ‘Safari Blue’ denen tekne turlarına da gidebilirsin ister scuba ister şnorkelli dalış için; Jozabi Ormanı’nda kırmızı Colobus maymunlarının peşine düş, istersen dev kaplumbağalar veya yunuslarla yüzme aktivitesi de ayarlayabiliriz.”

Meysun 11 yıldır Tanzanya’nın başkenti Darüsselam’da SkyPalm adlı turizm şirketinin sahibi. Eşinin işi dolayısıyla gidip oraya yerleşmiş. Tanzanya’da yaptığım belgesel çekimleri bitip de son dakikada seyahati uzatmaya karar verince bilet rezervasyonları ve seyahat detayları için deyim yerindeyse hayatımı kurtardı. Tanzanya’da herhangi bir turistik aktivite yapmak isteyenlere mutlaka Meysun’la iletişime geçmelerini tavsiye ederim. Zira aynı dilde konuştuğunuz, aynı kültürde olduğunuz biriyle bu işi halletmek çok ama çok daha kolay.

TURİZMLE BÜYÜYOR

Zanzibar’a üçüncü gidişim. “Son yıllarda ne gibi değişiklikler var” diye sorduğumda Meysun’un söyledikleri ilgi çekiciydi:

“Geçen günlerde Tanzanya Cumhurbaşkanı Samia Sulundu Hassan, Zanzibar’ın son iki yılda 250 yeni projeye ev sahipliği yaptığını, bu projelerin toplam değerinin 3,73 milyar dolar olduğunu ve 15 bin kişiye istihdam sağlandığını açıkladı. Bu yatırımların neredeyse tamamı turizm sektörüne yönelik. Sadece otel değil, villa ve müstakil ev projeleri de var. Gayrimenkul yatırımları çok önemseniyor.”

Bu ne demek oluyor? Gelen bu yatırımlar ve marka otellerle Zanzibar artık dünya çapında bir turizm destinasyonu olmaya hazırlanıyor. Ama öte taraftan artan kalabalık ve kitle turizminin beklentileri adanın saf ve doğal ruhunu değiştirebilir. Bu yüzden Zanzibar’ı görmek isteyenlere tavsiyem, mutlaka bu birkaç yıl içinde gidip adanın o doğal ve insana kendini iyi hissettiren aurasını hissetmeleri.

Zanzibar: Burada her şey yolunda yani hakuna matata

Bu tarz adalarda konaklamayı seçtiğiniz yer önemli. Ben, yapmak istediğim yerel aktivitileri geleneksel ruhla yaşamama fırsat verecek, temiz ve iyi yemek yiyebileceğim yerleri tercih ediyorum. Bu yüzden hiç düşünmeden adanın kuzey, yani denize girilebilen en iyi noktası olan Kendwa’daki Kilindi’ye gittim. Kilindi Afrika’da çok güçlü olan otel markası Elewana bünyesinde.

Elewana Kilindi’de çok ama çok doğal bir mimaride yapılmış bembeyaz 15 adet villa var. Otelde ilk olarak elbette bir yemek kursuna katılarak şefle birlikte Zanzibar mutfağının önemli yemeklerini yaptım. Yazının başında da belirttiğim kültür etkileşimini en iyi hissedebileceğiniz yerlerden biri mutfak. Hint etkisiyle gelen baharatlı ve sulu köri yemekleri burada da var. Hatta içine Hindistan’daki gibi çemenotu konmadığı için buradakiler bizim damak tadımıza çok daha uygun. Arap kültüründen gelen şiş kebaplar ve pilau denen pilavlarsa bol baharatlı.
E, ne de olsa baharat çeşitleriyle ünlü bir adadayız. Türlü baharat yetiştiriliyor ama dünyadaki en yüksek karanfil üretimi Tanzanya’da, Zanzibar’ın hemen karşı kıyısındaki Pemba Adası’nda yapılıyor.

GÜN 24 DEĞİL, 48 SAAT!

Dilerseniz sualtı keşfi için ister profesyonel isterseniz amatör dalış imkânı da var. Benim burada yapmayı en sevdiğim şeylerden biriyse ‘Sunset Safari’. Neden? Çünkü Afrika’da günün 24 değil de 48 saat yaşandığını en iyi hissedeceğiniz yerlerden biri günbatımı safarisi. Bunun için birkaç alternatif var. Ama tavsiyem kesinlikle bir katamaran ve motorlu bir tekneden ziyade geleneksel balıkçı kayıklarından biri olan dhow’lardan biriyle bu günbatımı keyfini yaşamanız. Güneş devrildikçe gök kızıllaşıyor. Hava sakinleşiyor, etrafta çıt yok. Sadece yelkenin sesi ve teknenin şıpırtısı kulağa üflüyor hafiften.

Ve o anda avazı çıktığı kadar bağırmaya başlıyor kürek çeken balıkçı: “Jambo jambo buena, karibati sudi sana, vabeni… Hakuna matata, hakuna matata…” (Merhaba yabancı, hoşgeldin bu topraklara… Burada her şey yolunda, sorun yok…) Durun ve sadece dinleyin. Bana güvenin, iyi gelecek ruhunuza bu Afrika usulü terapi…

Zanzibar: Burada her şey yolunda yani hakuna matata

ADANIN YERLİSİNDEN YEMEK TAVSİYELERİ

Cape Town Fish Market: Deniz ürünlerinin şehirdeki en iyi adresi. Okyanusun balıkları saşimiden fish&chips’e türlü şekilde önünüze geliyor. Yengeç kroket, ton balığı karpaçyo, hand-roll suşiler, kremalı ızgara ıstakoz menünün yıldızlarından. Ayrıca iyi bir Güney Afrika şarap menüsüne de sahipler.

Beach House Restaurant: Adanın en şık otellerinden biri olan Park Hyatt’ın işlettiği restoran özellikle iyi servis bekleyenler için en garantili yer. Peri peri soslu ahtapot, kızarmış çıtır kalamar, kerevit ceviche, Zanzibar usulü karides, köri çeştleri menüde bulabileceklerinizden bazıları.

Emerson Hotel Rooftop: Daha yerel bir deneyim isteyenler burayı tercih edebilir. Menüdeki yemeklerde Arap ve Hint etkisi var. Akşam saatlerinde yerel Swahili müzikleri canlı performansla sergileniyor.

Haber

İlginizi Çekebilir