Çanakkale Kara Savaşları’nın 109’uncu yıl dönümünde Yeni Zelanda ve Avustralya Kolordusu Anzakların anısına ‘Şafak Ayini Anma Töreni’, Tarihi Gelibolu Yarımadası’ndaki Arıburnu önünde bulunan Anzak Koyu’nda düzenlendi.

Yeni Zelanda ve Avustralya’dan gelen binlerce kişi, 109 yıl önce savaşta hayatını kaybeden atalarını törenle andı.

Törene, Çanakkale’nin ilçesi Eceabat Kaymakamı Murat Çiçek, Avusturalya Başbakan Yardımcısı ve Savunma Bakanı Richard Marles, Yeni Zelanda Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Wiston Peters, Avusturalya, Yeni Zelanda, ABD, Sri Lanka ve İngiltere’nin Ankara büyükelçileri ile programa davetli ülkelerin üst düzey yöneticileri katıldı.

‘ÇIKARMANIN YAPILDIĞI TOPRAKLARDA SAATLER ÖNCESİNDE HAZIR BEKLEDİLER‘

Avustralya ve Yeni Zelanda’dan anma töreni için gelen binlerce kişi, çıkarmanın yapıldığı topraklarda uyku tulumları içerisinde saatler öncesinde hazır bekledi.

Törenin yapıldığı alanda kurulan led ekranlarda savaş ile ilgili belgeseller ve savaşa katılan askerlerin tanıtıldığı videolar yayınlandı.

Törende Yeni Zelanda ile Avustralya askeri bandosu tarafından gerçekleştirilen müzik dinletisinin yanı sıra ilahiler sunuldu. Çelenk koyma töreni ise saat 05.57’de başladı.

Şafak vakti başlayan programda, Avusturalya Başbakan Yardımcısı Richard Marles ve Yeni Zelanda Başbakan Yardımcısı Wiston Peters günün anlam ve önemini belirten konuşma yaptı.

Törende, Piyade Kurmay Yarbay Fatih Kurtgöz, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Çanakkale Savaşları’nda hayatını kaybeden yabancı ülke askerlerinin ailelerine gönderdiği mektup okudu.

Tören, Türkiye ve diğer devletlerin Anzak kaidesine çelenk sunumuyla devam etti. Türkiye adına çelengi Çanakkale’nin ilçesi Eceabat Kaymakamı Murat Çiçek bıraktı. Saygı duruşunun ardından Türkiye, Avustralya ve Yeni Zelanda, ulusal marşları okundu. Anzak Koyu’ndaki tören, Papaz tarafından yapılan duayla sona erdi.

Bir televizyon yarışmasıyla ünlenen Adanalı sosyal medya fenomeni Yağmur Taktaş, 3 Nisan’da ABD’de fenalaşarak kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti.

Kesin ölüm nedeninin belirlenebilmesi için otopsi yapılan Taktaş’ın cansız bedeni, 20 Nisan’da hava yoluyla getirildiği Adana’daki Kabasakal Mezarlığı’nda toprağa verildi.

SEVGİLİSİNDEN ŞÜPHELENİYORLAR

Taktaş’ın ailesi, daha önce darbedilen ve dalağını kaybeden kızlarının ölümüne sebep olduğunu iddia ederek avukatları aracılığıyla Türk asıllı ABD vatandaşı ressam sevgilisi A.C.F.’den şikayetçi oldu.

Taktaş’ın yaşadığı tüm sıkıntıları sürekli paylaştığı Adana’da yaşayan ve kimliğinin açıklanmasını istemeyen teyzesi K.C, yeğeninin 2 senedir A.C.F. ile sevgili olduğunu öne sürdü.

“İSTANBUL’A GELDİĞİNDE DÖVMÜŞTÜ”

A.C.F.’nin yeğenine saplantılı bir aşk beslediğini anlatan K.C., “Geçen yıl yeğenimi İstanbul’a geldiklerinde dövmüştü. Ağır darbe alan yeğenimin götürüldüğü hastanede dalağı alınmıştı. Bu olayla ilgili açılan dava halen devam ediyor. Ancak yeğenim tehditler sonucu şikayetini geri çekti ama yargılama kamu davası olduğu için sürdü” diye konuştu.

Taktaş’ın sevgilisiyle geçen yıl ağustos ayında tatil amaçlı ABD’ye gittiğini ancak geri dönmediğini aktaran K.C., baskı ve tehdit nedeniyle psikolojisinin her geçen gün kötüye giden yeğenini sevgilisinin bırakmadığını da anlattı. Teyze K.C. şu ifadeleri kullandı;

“KANINDA UYUŞTURUCU ÇIKTI”

*Yeğenimin ölümünü konsolosluğun açtığı telefonla öğrendik. Annesi, babası, biz, yıkıldık. Ailenin tek çocuğuydu. Hayatını kaybettiği hastanedeki doktorla tercüman aracılığıyla görüşme yaptık.

*Kesin ölüm sebebi otopsi sonucunda belirlenecek. Bu da 4-5 ay sürüyormuş. Kanında ölüme sebep olmayacak kadar uyuşturucu çıktığını söylediler. Yeğenimin ölmesinde sevgilisinin mutlaka bir bağlantısı olduğunu düşünüyorum hatta adım kadar eminim çünkü biz sürekli iletişimdeydik.

“SEVGİLİSİ SAÇLARINI VE KAŞLARINI KAZIYORDU”

*Yeğenimi bu madde öldürdüyse onu bile sevgilisinin verdiğinden eminim. Kıskançlığı yüzünden yeğenimin kaşını ve saçlarının ön kısmını kazıyordu. Kimse ona bakmasın, beğenmesin, diye.

“ÖLDÜRESİYE DÖVDÜ, AÇ BURAKTI”

*Yeğenimi öldüresiye dövdü, dalağını kaybetti. Türkiye’deyken de bu şiddet sürüyordu. Yağmur yanına gitmeyince sosyal medya hesabından paylaşımlar yapıp, kötü fotoğraflarını paylaşıyordu. Evimize geliyordu.

*Yağmur 1.80 boyunda ama son zamanlarda 50 kiloya kadar düşmüş, ufacık kalmıştı. Kızımı darbetmesinin yanı sıra aç bırakıyordu, dışarı çıkarmıyordu. Psikolojisi de bozulmuştu, adeta paranoyak olmuştu.

MESAJLAR DAVA DOSYASINDA

Yağmur ile mesajlaşmalarını da dava dosyasına koyduklarını dile getiren K.C., soruşturmanın tüm yönleriyle araştırılmasını isteyerek şöyle konuştu:

*Bana gönderdiği mesajlarda sürekli Türkiye’ye dönmek istediğini ancak erkek arkadaşının buna izin vermediğini, ona sürekli vurduğunu ve kötü davrandığını söylüyordu.

*Son dönemde konsolosluğa başvurmasını söylüyordum ama ‘Teyze yürüyecek kadar bile halim yok’ diyordu. Kızımı aç bırakarak işkence yaptığını düşünüyorum. Cep telefonu kullanmasına genellikle izin vermiyordu.

*Daha önceki tehditlerinden de şikayetçi olmuştuk ama işlem yapılmadı. Hem ABD’de hem Türkiye’de hukuk mücadelesi başlattık. Bu konunun asla peşini bırakmayacağız. Kesin ölüm nedeniyle ilgili otopsi raporunu bekliyoruz. Yeğenimin en azından mezarında rahat uyumasını istiyorum.

Japonya’ya 2017 yılında erkek olduğu belirtilerek getirilen Gen-chan adlı su aygırına “erkek gibi davranmaması” ve “üreme organlarının görsel olarak tespit edilememesi” üzerine DNA testi yapıldı. Test sonucunda Gen-chan’ın dişi olduğu tespit edildi .

Osaka Tennoji Hayvanat Bahçesi’nden yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Gen-chan, 2017 yılında Meksika’daki Afrika Safari’den erkek olarak geldi ve şimdiye kadar erkek olarak yetiştirildi, ancak yaş aldıkça erkeğe özgü davranışlar sergilemiyor ve üreme organları görsel olarak doğrulanamıyordu. Gerçekten erkek olup olmadığı konusunda bazı şüpheler vardı. Sonuç olarak, dışarıdan bir kuruluş tarafından DNA testi yapıldı ve hayvanın dişi olduğu belirlendi.”

Japonya’ya geldiğinde 5 yaşında olan Gen-chan’ın ülkeye giriş belgelerinde erkek yazılı olduğunu ifade eden yetkililer, su aygırının isminin değiştirilmeyeceğini vurguladı.