Recep İvedik sevenleri heyecanlandıran bir kare paylaşıldı. Şahan Gökbakar, ünlü komedi serisi Recep İvedik 7‘nin çekimlerine başladı. Gökbakar, sosyal medya hesabından setteki ilk karesini paylaşarak “Recep emmi” notunu yazdı.
Bitcoin’de ibre terse döndü… Peki ne olacak?
Yeni haftaya oldukça ılımlı bir seyirle başlayan kripto para piyasasında ibre bir anda terse döndü. Terse dönmesi aslında kendi iç dinamikleriyle bu sefer. En azından direkt kripto para piyasasını ilgilendiren bir haber.
Ne oldu?
Bilindiğin gibi BNB Coin (BNB), işlem hacmi baz alındığı zaman dünyanın dördüncü en büyük altcoin projesi konumunda. Bu sebeple piyasanın seyrinde kısmen de olsa söz sahibi… Ve bu projenin dün gelen haberlerle ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu daha bilinen adıyla SEC tarafından incelendiği belirtiliyor. Yani SEC, Binance’in 2017 BNB token satışıyla menkul kıymetler yasalarını ihlal edip etmediği konusunda bir soruşturma başlattı.
Aslında bu olay oldukça tanıdık. Zira daha önce de yine büyük kripto para birimleri arasında yer alan XRP, SEC’nin radarındaydı. SEC bu konuyla ilgili olarak Ripple’a 2020 Aralık ayından bir dava açtı. Ve dava hala devam ediyor…
Teknik görünüme nasıl yansıdı?
İşte bu gelişme teknik anlamda yakalanan olumlu havanın bir anda dağılmasına neden oldu… Bu gelişmeler yaşanmadan önce önemli bir direnç bölgesi olan 31 bin 400 – 31 bin 500 dolar bandını test eden lider kripto para birimi BTC / USD paritesi bu aralıktan gelen satışlarla 29 bin 300 dolar desteğine kadar geriledi.
Parite şimdi bu nokta üzerinde kalmaya çalışacak. Bunda başarılı olup tekrar 29 bin 900 dolar seviyesinin üzerine çıkabilirse 30 bin 600 ve 31 bin 500 dolar seviyeleri yeniden hedeflenebilir.
Aksi durumda ise ilk aşamada 28 bin 600 – 28 bin 800 destek bandının görülme riski ortaya çıkacak. Bu bandın altında ise 25 bin 500 – 26 bin dolar destek bölgesi bulunuyor.
Mehmet Çoban
Numberone.com.tr
Avşar kızı sezonu açtı, hem tatilde hem sahnede

Hülya Avşar önceki akşam konser vereceği Kıbrıs’a sabah vardı, kendisini plaja attı. Plajda uzanarak güneşlenen Avşar kızı sık sık sosyal medyayı kontrol etti ve telefonu elinden düşürmedi.

58 yaşındaki Avşar’ın, tenis oynayarak ve spor yaparak koruduğu düzgün fiziği dikkat çekti.

Avşar kızı selfie yapmayı ihmal etmedi.

Hülya Avşar aynı akşam sahneye modacı Melih Yazgan imzalı derin yırtmaçlı elbisesi ile çıktı.

“Boşluk hissetmiyorum“
Yeni çıkardığı ‘Sen Aşk mısın’ parçasını istek üzerine üç kez söyledi.
Habercilerle sohbet eden Hülya Avşar “Bir erkekten güzel söz duymasam bile boşluk hissetmiyorum. Çünkü bizim meslekte sürekli iltifat alıyorsunuz” dedi. Konser yoğunluğundan Ayvalık’taki yazlığına gidemediğini söyleyen Avşar “Ama çalışmak güzel bir şey” diye konuştu.

Ünlü sanatçı, geçtiğimiz günlerde Gülşen, Ece Seçkin ve Hande Yener gibi isimlerin sahne kıyafetleri için gelen yorumları eleştirdi. Avşar, “Ben böyle şeyleri hiç doğru bulmuyorum. Artık böyle bir şey mi kaldı? İstemeyen seyretmeyecek ve gelmeyecek bu kadar basit” yorumunda bulundu.

Konser çalışmalarına ara vermeden devam eden güzel sanatçı geçtiğimiz aylarda “Sen Aşk Mısın” isimli single çalışmasını sevenlerinin beğenisine sunan Hülya Avşar’ın maskülen tarzı dikkat çekmişti.

Avşar kızının sakin hayatına endekslediği spor alışkanlığı en büyük tutkusu.

Hülya Avşar’ın her yaz verdiği bikinili pozları çok konuşuluyor.
Numberone.com.tr
Fenerbahçeli Attila Szalai, İngilizleri mest etti
Dünyayı ayağa kaldıran iddia: Ölümsüzlük kanını buldular
Dünyanın çeşitli ülkelerindeki bilim insanları, ölümsüzlük üzerindeki araştırmalarını sürdürüyor. Son olarak ortaya atılan iddia ise dünya genelinde büyük yankı uyandırdı.

İddiaya göre Çin’deki bilim insanları, ölümsüzlük araştırması gerçekleştirdiği sırada genç bir fareden aldıkları kanı, yaşlı bir fareye enjekte etti ve başarı sağladı. Bilim insanları daha sonra bu kandaki değerleri not alıp, kan tüpünü de dağdaki laboratuvara sakladı.

Bundan bir sonraki aşama ise farelerde uygulanan bu yöntemin, insanlara da uygulanması. İddialara göre aynı yöntemin insanlar üzerinde de aynı etkiyi verip vermeyeceği merak ediliyor.

Fakat bu dedikoduların hala iddia aşamasında olduğu hatırlatılarak, ölümsüzlüğün bulunması gibi durumun çok zor, hatta imkansız olduğu vurgulandı.
Numberone.com.tr
“Me too” hareketi Depp-Heard davasından etkilenir mi?
Tüm dünyanın haftalardır merak içinde takip ettiği Johnny Depp – Amber Heard davasında kazanan, beklenenin aksine Depp oldu. Jüri Amber Heard’ü, eski eşini karaladığı ve “kötü niyetle” hareket ettiğine hükmederek 15 milyon dolar tazminata mahkûm etti. Çiftin özel hayatlarını ifşa ettiği bir gösteriye dönüşen davanın beni en çok ilgilendiren kısmı ise elbette bir kadın ve gazeteci olarak toplumsal cinsiyet önyargıları ve “Me Too”, “Susma Bitsin” hareketine etkisiydi. ‘Kadının beyanı esastır’ ilkesi ile “Me Too” hareketi bu davadan etkilenir mi? Psikolojik motivasyon kırılır mı? Bakalım.
TEK BİR DAVAYA BAKIP SONUCA VARAMAZSINIZ
Hürriyet’ten Fulya Soybaş’ın haberine göre, Avukat Hülya Gülbahar, kamuoyunda ‘Kadının beyanı esastır’ şeklinde bilinen ilkenin aslında ‘Cinsel şiddete maruz kalan kişi yani kadın, erkek ya da çocuk fark etmez; mağdurun beyanı esastır’ olarak düzenlendiğini belirtiyor.
Kraliçe II. Elizabeth’in hologramı halkı selamladı
İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth, sağlık sorunları nedeniyle tahttaki 70’inci yıl dönümü çerçevesinde yapılan birçok etkinliğe katılamazken, Kraliçe’nin hologramı tören alayı eşliğinde Buckingham Sarayı’na giden altın faytondan halkı selamladı
İngiltere Kraliçesi II Elizabeth’in tahttaki 70’inci yıl dönümü için düzenlenen 4 günlük Platin Jubile kutlamaları sona erdi. Kutlamaların son günü renkli görüntülere sahne olurken, Kraliçe Elizabeth’in hologramı kutlamalara damga vurdu.
KRALİÇE SAĞLIK SORUNLARI YAŞAYINCA HOLOGRAMI DEVREYE GİRDİ
Kraliçe Elizabeth, sağlık sorunları nedeniyle Platin Jubile çerçevesinde yapılan birçok etkinliğe katılamazken, Kraliçe’nin hologramı tören alayı eşliğinde Buckingham Sarayı’na giden 260 yıllık altın faytondan halkı selamladı.
Kraliçe Elizabeth’in 1953’teki taç giyme töreni sırasında çekilen görüntüler ile oluşturulan hologram görenleri şaşkına çevirirken, tören alayı Kraliçe Elizabeth’in 1953’te taç giyme törenine gittiği benzer bir yolu izledi.
Altın faytonun Buckingham Sarayı’na varmasının ardından 96 yaşındaki Kraliçe Elizabeth, sarayın balkonuna çıkarak halkı selamladı.
Kraliçe’nin yanından kraliyet ailesi üyelerinden Galler Prensi Charles ve Cornwall Düşesi Camilla, Cambridge Dükü Prens William ile Cambridge Düşesi Kate Middleton ve çocukları Prens George, Prenses Charlotte ve Prens Louis yer aldı.
TAHTTA 70. YILI
Kraliçe Elizabeth yayınladığı yazılı açıklama ile halka teşekkür etti. Tahttaki 70 yılın bir ilk olduğuna değinilen açıklamada, “Kraliçeniz olarak 70. yılı nasıl kutlayacağınıza gelince, takip edilecek bir rehber kitap yok. Bu gerçekten bir ilk. Ancak bu kadar çok insanın platin yıldönümümü kutlamak için sokaklara çıkması beni onurlandırdı ve derinden etkiledi. Her etkinliğe bizzat katılmamış olsam da kalbim hepinizle ve ailemin desteğiyle elimden gelen en iyi şekilde size hizmet etmeye kararlıyım. Son günlerde çok belirgin olan nezaket, neşe ve akrabalıktan ilham aldım ve umarım bu yenilenen birliktelik duygusu uzun yıllar boyunca hissedilir. İyi dilekleriniz ve bu mutlu kutlamalarda oynadığınız rol için hepinize en içten teşekkürlerimi sunuyorum” denildi.
Numberone.com.tr
2022 MTV Sinema ve TV Ödülleri sahiplerini buldu
Sinema ve televizyon dünyasının en iyileri ödüllendirildi. MTV Sinema ve TV Ödülleri‘nde “Örümcek Adam Eve Dönüş Yok” filmi ile “Euphoria” dizisi büyük ödülleri alırken, Jennifer Lopez de Nesil Ödülü’nün sahibi oldu. Ödülü alırken duygusal anlar yaşayan Lopez, teşekkür konuşmasında, “Yüzüme karşı ya da arkamdan bunu yapamayacağımı söyleyen tüm insanlara da teşekkür ederim” dedi.
MTV Sinema ve TV Ödülleri sahiplerini buldu. İlk bölümünde Vanessa Hudgens‘in, ikinci bölümde ise Tayshia Adams‘ın sunuculuğunu üstlendiği törende sinema ve televizyon dünyasının en iyileri ödüllendirildi.
Filmde yaşadıkları aşkı gerçek hayata taşıyan Zendaya ve Tom Holland çifti, aldıkları ödüllerle gecenin yıldızları oldu. İkilinin başrolde yer aldığı “Örümcek Adam Eve Dönüş Yok” En İyi Film seçilirken, Zendaya’nın başrolde olduğu ‘Euphoria’ En İyi Dizi seçildi. Her iki oyuncu da En İyi Performans ödüllerini aldı.

MTV Nesil Ödülü de bu yıl şarkıcı ve oyuncu Jennifer Lopez’e verildi. Lopez, ödülünü aldıktan sonra duygusal bir konuşma yaptı. Çocuklarına, ödülü verenlere ve menajeri Benny Medina‘ya teşekkür eden Lopez gözyaşlarını tutamadı.
Sanatçı bir teşekkürü de “Yüzüme karşı ya da arkamdan bunu yapamayacağımı söyleyen tüm insanlara” sözleriyle iletti.
Tören sonunda Lopez, ‘Marry Me’ filminde seslendirdiği ‘On My Way’ ile En İyi Şarkı Ödülü’nü de evine götürdü.
İşte MTV Sinema ve TV Ödülleri’nin kazananları…

EN İYİ FİLM
Spider-Man: No Way Home
EN İYİ DİZİ
Euphoria
EN İYİ SİNEMA PERFORMANSI
Tom Holland, Spider-Man: No Way Home
EN İYİ DİZİ PERFORMANSI
Zendaya, Euphoria

EN İYİ KAHRAMAN
Scarlett Johansson, Black Widow
EN İYİ KÖTÜ KARAKTER
Daniel Radcliffe, The Lost City

EN İYİ ÖPÜCÜK PERFORMANSI
Jackass Forever
EN İYİ KOMEDİ PERFORMANSI
Ryan Reynolds, Free Guy

EN ÇIKIŞ PERFORMANSI
Sophia Di Martino, Loki
EN İYİ DÖVÜŞ PERFORMANSI
Cassie ile Maddy, Euphoria
EN KORKUTUCU PERFORMANS
Jenna Ortega, Scream

EN İYİ EKİP
Loki – Tom Hiddleston, Sophia Di Martino, Owen Wilson
HERE FOR THE HOOKUP
Euphoria

EN İYİ ŞARKI
On My Way (Marry Me), Jennifer Lopez
EN İYİ BELGESEL DİZİ
Selling Sunset

EN İYİ YARIŞMA
RuPaul’s Drag Race
EN İYİ LIFESTYLE DİZİSİ
Selena + Chef
EN İYİ YENİ SENARYOSUZ PROGRAM
The D’Amelio Show

EN İYİ REALITY YILDIZI
Chrishell Stause, Selling Sunset
EN İYİ REALITY İLİŞKİSİ
Loren & Alexei Brovarnik, “Loren & Alexei: After the 90 Days”
EN İYİ TALK SHOW
The Tonight Show, Jimmy Fallon
EN İYİ SUNUCU
Kelly Clarkso

SOSYAL MEDYA YILDIZI
Bella Poarch: @bellapoarch, TikTok
EN İYİ KAVGA PERFORMANSI
Bosco ile Lady Camden, “RuPaul’s Drag Race
EN İYİ REALITY SHOW
Paris Hilton, “Cooking with Paris” & “Paris in Love”
EN İYİ MÜZİK BELGESELİ
Olivia Rodrigo: driving home 2 u

Bülent Arınç’tan Latif Demirci’ye giden mesaj
“Muhlis Bey”, “Arap Kadri” ve “Press Bey” gibi pek çok tiplemeyle güncel konulara değinen, Hürriyet gazetesi çizeri karikatürist Latif Demirci 61 yaşında hayatını kaybetti. Gazeteci yazar Ertuğrul Özkök, bugünkü yazısını arkadaşı Latif Demirci’ye ayırdı.
Ertuğrul Özkök ‘Tansu’ya Mektuplar’da şunları yazdı:
“Dün öğle saatlerinde çok ilginç bir mesaj aldım.
Bir AKP kurucusundan geliyordu.
Bülent Arınç’tan…
Mesaj aynen şöyleydi:
“Ertuğrul Bey inanın çok üzüldüm. Allah rahmet eylesin çizgileri ve espirileri çok güzeldi. Çok zeki bir insandı büyük bir kayıp oldu. Lütfen yakınlarına başsağlığı dileklerimi iletiniz. Size ve eşiniz hanımefendiye selam ve sevgiler.”
Görevimi bu yazı ile yerine getiriyorum.
BÜLENT ARINÇ BU MESAJI NEDEN BANA YAZDI
Çünkü Latif Demirci’nin ölüm haberini ona ben verdim.
O zaman diyeceksiniz ki, “Niye haberi ona verme ihtiyacı duydun?”
Onun da sebebi şu:
Bülent Arınç bir ara siyasete ara verip, evine çekilmişti.
İki yıl sonra yeniden siyasete dönüşünde, onu ziyaret etmiş ve bir süre sohbet etmiştim.
O gün bana şunları söylemişti:
“Bu 2 yıl boyunca çok düşündüm. Bu sürede öfkelerimden arınmaya çalıştım. Eşimin bu konuda bana çok yardımı dokundu. O günlerde şunu anladım ki, özgür bir basın, makul bir muhalefet hepimiz için iyidir. Mesela bu dönemde Latif Demirci’nin karikatürleri beni çok etkiledi. Bizi eleştiriyordu ama muhalefeti de eleştiriyordu. Ahmet Necdet Sezer üzerine yaptığı bir karikatürü hiç unutmadım, saklıyorum.”
BÜLENT BEY BİRLİKTE LEMAN DERGİSİNE GİDELİM
O günlerde iktidar Leman dergisine ağır biçimde yükleniyordu.
Onun üzerine ben de “Sayın başkan hadi birlikte gidip Leman dergisini ziyaret edelim” dedim.
O da “Çok iyi olur” dedi.
Ne yazık ki o ziyareti gerçekleştiremedik.
Ahmet Hakan dün Hürriyet’te “Latif Demirci’nin yeri doldurulamaz” diye yazmış.
Çok doğru…
Doldurulamaz.
Niye doldurulamayacağını da en güzel anlatan şeylerden biri Bülent Arınç’ın işte bu samimi mesajıdır.
FANİLAYLA TELEVİZYON SEYREDEN VATANDAŞ HERŞEYİ ANLATIYORDU
Latif Türk medyasının tanıdığı en zarif çizerlerden biriydi.
Sokaktaki Türk vatandaşını, kahvede okey oynayan, otobüslere binen, pazarlarda alışveriş eden, stadyumları dolduran, evinde üstünde fanilasıyla televizyon seyreden insanın gözündeki muzipliği, saflığı, cingözlüğü en iyi anlatan çizerimizdi.
YARATTIĞI PRESS BEY KARAKTERİ MEDYAYA EN ZARİF ELEŞTİRİYDİ
Hepimizi eleştirirdi.
Bir çok köşe yazarının beni yerden yere vurduğu, hakaret ettiği günlerde, benden esinlenerek “Press Bey” isimli bir köşe yazarı karakteri yaratmıştı.
Elinde pahalı şarapla, tatillerde başında şapkasıyla şezlongda yatan, rock konserlerinde dolaşan, bir karakterdi bu.
İlk defa Türk basınının bana göre en büyük yöneticilerinden biri olan Neyyire Özkan’ın hazırladığı “Hürriyet Pazar’da yayınlandı bu karakter.
Neyyire beni çok iyi tanıdığı için bana hiç sormadan yayınladı bu karikatürü.
Gördüğüm an gülmekten yere yıkıldım.
O karakter kitap haline geldi.
Evimde baş ucu kitabımdır.
Bugüne kadar kimse beni bu kadar zarif, bu kadar ince, bu kadar keyifli ti’ye almadı.
Hepimizi yerli yerine oturtan harika çizgilerdi bunlar.
LATİF, TOM MİKS GİBİYDİ YARALAMADAN VURURDU
Latif büyük bir çizerdi.
İnsan psikolojisini görsel olarak hayal edebilen bir yeteneği vardı.
Elindeki silah nükleer güçteydi.
Ama onu hiçbir zaman öldürücü bir ok veya mermi haline getirmedi.
Yaralamadan vururdu sizi hep.
Tıpkı çocukluğumun masum kahramanı Tom Miks gibi, “Zıp..zıp” diye giden mermileri, karşısındaki insanın elini bile değil, sadece elindeki silahı vurup düşürürdü.
Onun sözlüğünde “Etkisiz hale getirmenin” anlamı buydu.
Yeri doldurulamayacak biricikliği budur işte.
Zarafeti…
İnsancıllığı…
İnsan sevgisi…
O TÜRKİYE’NİN MASUM YILLARINDAN MİRAS BİR TEKTAŞTI
Onun lügatında nefret yoktu.
Sadece masum itirazlar vardı.
Türkiye’nin masum yıllarından bize miras kalan zarif bir tektaştı Latif…
Yarın cenazesini kaldıracağız.
Onu son bir hatıra ile uğurlamak istiyorum.
BEKİR’İ KAYBETTİĞİMİZ GÜN BANA ÇİZDİĞİ KARİKATÜR
Bekir Coşkun’u kaybettiğimiz gün onu aradım ve “Latif benim gazetedeki köşem için Bekir’e bir veda karikatürü çizebilir misin?” diye sordum.
Her zamanki gibi “Bir bakayım” dedi.
Yarım saat sonra o efsane veda çizgisi önümdeydi.
Kanatlanıp göklere uçan bir Bekir…
Ve bulutların üzerinde, arşıalada, onu heyecanla bekleyen sevgili Pako’su…
Çok ağlamıştım o gün…
Şimdi elimde yetenek olsaydı, aynı çizgiyi Latif için çizerdim.
Onu da bir melek gibi kanatlarıyla göklere yükselirken gösterirdim.
Yukarda, bulutların üstünde ise Oğuz abi, Tekin Aral, Bekir Coşkun onu bekliyor olurdu…
Tabii ki, kuyruğunu sevgiyle sallayan heyecanlı Pako da…
Onsuz bu çizgi eksik kalırdı…”
Ertuğrul Özkök
Numberone.com.tr
Toprak kortların kralı Nadal başarıya doymuyor
İlerleyen yaşına rağmen formundan bir şey kaybetmeyen İspanyol tenisçi Rafael Nadal, Fransa Açık (Roland Garros) Turnuvası’nı 14. kez kazanarak birçok ilke imza attı.
Geçen yıl sol ayağından yaşadığı sakatlık yüzünden yaklaşık 5 ay kortlardan uzak kalmasına rağmen sezonun ilk grand slam turnuvası Avustralya Açık‘ı 2-0 geriden gelip kazanan Nadal, başarılarına bir yenisini ekledi.
- Fransa Açık’ta şampiyon Rafael Nadal
Nadal, 3 Haziran’da 36. yaş gününü kutladıktan iki gün sonra finalde karşılaştığı Casper Ruud‘u 3-0 (6-3, 6-3, 6-0) yenerek bu sezon 4’üncü şampiyonluğunu elde etti.

İspanyol raket 1972’de 34 yaş, 10 aylıkken kupaya uzanan vatandaşı Andres Gimeno‘ya ait Fransa Açık’ı kazanan en yaşlı erkek tenisçi rekorunu kırdı.
Açık dönemde en fazla toprak kort turnuvası kazanan erkek tenisçi Nadal, rekoru 63 şampiyonluğa çıkardı ve tekler kariyerindeki 92. kupasını kaldırdı.

Rekor 14 şampiyonluğa çıktı
2019 Roland Garros şampiyonluğuyla Avustralya Açık’ta 11 şampiyonluğu bulunan Margaret Court’u geçen Nadal, kendisine ait tarihte bir grand slam turnuvasını en fazla kazanan tenisçi rekorunu 2022’deki zaferiyle 14’e yükseltti.
Nadal ayrıca sahibi olduğu en fazla grand slam şampiyonluğu kazanan erkek tenisçi rekorunu da 22’ye çıkardı. Nadal böylece 20’şer şampiyonluğu bulunan Roger Federer ve Novak Djokovic ile arasındaki farkı biraz daha açtı.

Erkekler ve kadınlarda tarihin en fazla grand slam şampiyonluğu bulunan tenisçiler listesinin zirvesinde 24 şampiyonlukla Margaret Court yer alıyor. Avustralyalı efsane sporcuyu, Serena Williams (23), Steffi Graf (22) ve Nadal (22) izliyor.
Tarihte bir grand slam turnuvasını en fazla kazanan tenisçiler şöyle:
1. Rafael Nadal (İspanya) – 14 kez (Fransa Açık)
2. Margaret Court (Avustralya) – 11 (Avustralya Açık)
3. Martina Navratilova (ABD) – 9 (Wimbledon)
Novak Djokovic (Sırbistan) – 9 (Avustralya Açık)
4. Molla Bjurstedt Mallory (Norveç/ABD) – 8 (ABD Açık)
Helen Wills (ABD) – 8 (Wimbledon)
Roger Federer (İsviçre) – 8 (Wimbledon)

Fransa Açık finalinde 14’te 14 yaptı
Kariyerinin 30. grand slam finalinde 22. kez korttan mutlu ayrılan Nadal, Fransa Açık’ta oynadığı 14 finali de kazanmayı başardı.
2005’te, 19 yaşındayken çıktığı ilk Roland Garros finalinde Mariano Puerta’yı mağlup eden Nadal, 2006, 2007, 2008, 2011’de Roger Federer, 2010’da Robin Söderling, 2012, 2014, 2020’de Novak Djokovic, 2013’te David Ferrer, 2017’de Stanislas Wawrinka, 2018, 2019’da Dominic Thiem, 2022’de ise Casper Ruud’u yendi.

İspanyol raket, Fransa Açık’ta oynadığı 115 maçın 112’sini kazandı. Nadal, turnuvadaki ilk yenilgisini, 2009’da 4. turda İsveçli Söderling, ikincisini 2015’te çeyrek finalde Djokovic, üçüncüsünü de 2021’de yarı finalde yine Djokovic karşısında yaşadı.
30’undan sonra 8 grand slam kazandı

Müller-Weiss sendromu denilen bir ayak rahatsızlığı bulunan ve 2022 Roland Garros boyunca sol ayağındaki sinirlere yapılan enjeksiyonlar sayesinde korta çıkabildiğini açıklayan Nadal, yıllara meydan okuyor.
Kariyerinde ilk kez bir sezona, yılın ilk iki grand slam turnuvasını (Avustralya Açık, Fransa Açık) kazanarak başlayan 36 yaşındaki Nadal, 30’undan sonra kazandığı büyük turnuva sayısını 8’e çıkardı.

Kariyerindeki ilk grand slam şampiyonluğunu 2005’te yaşayan Nadal, son kupasını 17 yıl sonra alarak spor tarihinde eşine az rastlanır bir istikrar örneği sergiledi.
Açık dönemde bu alandaki rekoru 17 yıl 5 ayla ABD’li Serena Williams elinde tutuyor. Williams ilk şampiyonluğuna 1999 ABD Açık, son şampiyonluğuna ise 2017 Avustralya Açık’ta ulaştı.
Numberone.com.tr
Kerem Bürsin: Cem Abi’yle birbirimizi çok severiz
PİŞTİ Mİ OLDUM?
Kerem Bürsin önceki gece Bebek’teki Backyard adlı mekânda düzenlenen partiye katıldı. Cem Yılmaz’la sohbet edip fotoğraf çektiren oyuncuya çıkışta ünlü şovmenle ilgili sorular yöneltildi. Muhabirlerin “İçeride Cem Bey’le pişti oldunuz” sözleri, Kerem Bürsin’i şaşırttı. Bürsin, muhabirlerin bu sorularına, “Cem Bey’le pişti mi oldum? Cem Yılmaz’dan mı bahsediyorsunuz?” şeklinde cevap verdi.

Serenay Sarıkaya, verdiği bu pozları “Semt oturuşunu sizden öğrenecek değiliz” notuyla Instagram’da paylaştı.
KAÇ SENE ÖNCESİ
Cem Yılmaz’la arasında bir sorun olmadığını söyleyen Kerem Bürsin, “Cem Abi’yle aramız çok iyi. Birbirimizi çok seviyoruz. O yüzden öyle ‘pişti’ olacak bir sıkıntımız yok” dedi. Ünlü oyuncu, eski sevgilisi Serenay Sarıkaya’nın Cem Yılmaz’la da aşk yaşadığı hatırlatıldığında ise tepki gösterdi. Kerem Bürsin, “Ne alaka ya, kaç sene öncesinden bahsediyorsunuz!” şeklinde bir çıkışta bulundu.
ŞAFAK SEZER: KEREM’İN DAHA ÇOK EKMEK YEMESİ LAZIM
Kerem Bürsin’in bir panelde sarf ettiği “Yabancı oyuncular kendilerini bir şey sanmıyor. ‘Dünyaları ben yarattım’ diye bağırmıyorlar” sözleri, Şafak Sezer’in tepkisini çekti.

Önceki akşam Raffles Hotel’deki ödül törenine katılan Sezer, sorular üzerine şöyle cevap verdi:
“Türkiye’de öyle kaliteli oyuncular var ki, dünyaya taş çıkarırlar. Günde 19-20 saat çalışıyorlar. Antonio Banderas’ın yanında fotoğraf çektiren genç arkadaşın öyle kelimeleri kullanması için daha çok ekmek yemesi lazım!”
Numberone.com.tr
Mavi Sürgün derinlere çağırıyor
100 yıl öncesine kadar Yunan adalarından kaçakçılık yapanların gizlendiği Bodrum Kaçakçı Koyu’nda rengârenk süngerlerin arasında 22 sanatçının heykellerini 20 Ağustos’a kadar görebilirsiniz.
“Yokuş başına geldiğinde Bodrum’u göreceksin, sanma ki sen geldiğin gibi gideceksin. Senden öncekiler de böyleydiler, akıllarını hep Bodrum’da bırakıp gittiler…”
Cevat Şakir Kabaağaçlı, namı diğer Halikarnas Balıkçısı’nın dizelerinde belirttiği gibi Bodrum’u Bodrum yapan giderken belleğinde ve yüreğinizde kalan değerlerdir. Halikarnas Balıkçısı’nın “Mavi Sürgün”ünden ilhamla tamamı Bodrum’da yaşayan farklı disiplinlerden 22 seramik/heykel sanatçısının eserleri sualtı tutkunlarını bekliyor. 100 yıl öncesine kadar Yunan adalarından kaçakçılık yapanların gizlendiği Bodrum açıklarındaki Karaada’nın adıyla meşhur Kaçakçı Koyu’ndaki sergide her eser, farklı bir mesajı dile getiriyor.
Mavi Sürgün Sanat Projesi’ni gezebilmek için bir dalış kulübüyle hareket etmek gerekiyor. Bodrum’a 20-25 dakika uzaklıktaki dalış noktasına giriş, isminin ününü hak edecek kadar dar ve açıktan görünmeyecek coğrafi özellikte. 26 metre derinlikteki kumda amforalar gözlenirken Kızıldeniz’den gelen istilacı aslan balıkları, mürenler, vatoz ve orfoz ailelerini size eşlik edebilir. Rengârenk süngerlerin arasında izmarit ve karagöz balıklarının yol göstericiliğiyle eserlere ulaşabilirsiniz. Eserler 5-8 metre derinlikte birbirlerine yakın ve gün ışığından fazlasıyla yararlanılacak şekilde konumlandırılmış. Bir mağarada doğal festivale dönüşen dalış için dalış okulları hizmet veriyor. Sergiyi 20 Ağustos’a kadar görebilirsiniz.
Mavi Ege Rotary Kulübü Başkanı Şule Kükrer, “Elimde sadece Bodrum’da benzeri yapılmış Denizi Pişirdik projesi ve sualtı müzelerinin değişmez sanatçısı Jason deCaires Taylor’ın nefis yapıtları vardı. Bodrum Deniz Müzesi Müdürü Selen Cambazoğlu’nun hayallerime katkı sağlamasıyla mavinin çağrısı ortaya çıktı” diyor.
Cambazoğlu sualtı kültür turizminin ve arkeolojisinin doğduğu Bodrum’da sanatı sualtına indirmenin gurur verdiğini söylüyor. Turkuaz renkli suların en güzel anlatıcısı Halikarnas Balıkçısı’nın “Denize dalarken sanki bir aynayı şangır şungur kırar ve altına geçerdim. Parıltılı yeşil bir cennetti” sözlerinin peşinden giden dalgıç heyetinin açtığı sergide sanatçılar “Sular Yükseliyor” teması altında mesajlarını dile getiriyor.
“Buraya para için değil, Fenerbahçe’nin büyüklüğü için geldim”
Fenerbahçe’nin yeni teknik direktörü Jorge Jesus, imza töreninde açıklamalarda bulundu.
Sarı-lacivertli takıma gelirken maddiyatı önemsemediğinin altını çizen başarılı teknik adam, “Burada olmak benim için gerçekten büyük bir gurur… Buraya gelirken Fenerbahçe’nin beklentisini ve büyüklüğünü bilerek geldim… Buraya maddi sebepleri öne sürerek gelmedim. Tutkulu taraftarları olan bir takımda çalışmak istediğim için geldim…” şeklinde konuştu.

“Kendi işime güveniyorum”
Taraftarların ilgisinden çok memnun olduğunu söyleyen Jesus, “Fenerbahçe, Avrupa’nın en büyük kulüplerinden. Başkanımızın ilgisi, taraftarlarımızın ilgisi inanılmazdı. Beni başka isteyenler de vardı. Ancak ben tutku içi buraya geldim. Ben de tutkuluyum. Büyük bir takımda çalışmak istedik ve geldik. Kendi işime güveniyorum.” dedi.

Astrazeneca sürdürülebilir 100 şirket listesinde
Sürdürülebilirliği, “toplumun ihtiyaçları doğrultusunda, en anlamlı etkiyi yaratmak için sahip olduğu yetkinlikleri kullanmak” olarak tanımlayan AstraZeneca, bu alanda yaptığı çalışmalarla uluslararası listelerde yer almaya devam ediyor.

AstraZeneca, sürdürülebilirlik konusunda çalışan uluslararası medya ve araştırma kuruluşu Corporate Knights’ın her yıl güncellenen ve tüm sektörlerdeki en sürdürülebilir yaklaşık 7 bin şirketin değerlendirildiği Corporate Knights Global 100 Endeksi’ne bu yıl da girerek, listeye 5 yıldır üst üste girme başarısını sergilediğini duyurdu.
AstraZeneca Türkiye Ülke Başkanı Serkan Barış, “Sürdürülebilirlik stratejimizi sağlık hizmetlerine erişim, çevre koruma, etik ve şeffaflık olarak 3 öncelik altında konumluyoruz” dedi.
Numberone.com.tr
Melek Mosso, sahnede iptal kararlarını eleştirdi
Bir el bir ses yükseliyorsa, kadınıyla erkeğiyle onun önünde durun. Ve bizimle birlikte yeri geldiğinde yürüyün dostlar. Biz kızlar zaten bu dünyada hakkımızı sürekli savunmak zorunda bırakıldık. Maalesef bütün dünyada böyle. Arkamızda durmanıza hiç gerek yok. Biz taş gibi yürüyoruz, yanımızda durun yeter.”
Elon Musk’ın sevgilisini annesi bulmuş
Dünyanın en zengin insanı Elon Musk üstelik göz önünde olmayı da çok seviyor. Durum böyle olunca Elon Musk‘ın attığı hiçbir adım da gizli kalmıyor elbette. Buna özel hayatı da dahil. Yaşadığı aşklarla da çok konuşulan Musk ile ilgili son iddia ise duyanları şaşırtacak türden.

YENİ SEVGİLİSİLE İLİŞKİYE BAŞLADI, ESKİ SEVGİLİSİNDEN BEBEK SAHİBİ OLDU

OĞLU İÇİN ÇÖPÇATANLIK YAPTI İDDİASI
Buna göre Elon Musk ile Avustralyalı oyuncu Natasha Bassett’ı tanıştıran kişi Musk’ın annesi Maye Musk. Yani bir başka deyişle son olarak Sports Illustrated’a verdiği pozlarla gündemin ilk sıralarına yerleşen Maye Musk, oğlu için de çöpçatanlık yaptı.

İklim krizi doğa kaybı
Bu yıl 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nün 50’nci yaşı ‘Yalnızca Bir Dünya’ temasıyla kutlanıyor. Dünyada çevre sorunlarının büyüdüğüne; iklim krizi ve doğa kaybı tehditlerine dikkat çekiliyor.
Birleşmiş Milletler kararıyla 50 yıldır kutlanan 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde açıklama yapan WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı), insanlığın önündeki en büyük sorunun iklim krizi ve doğa kaybı tehditleri olduğunu belirtti. WWF Türkiye Genel Müdürü Aslı Pasinli, Türkiye’nin ekonomide yeşil dönüşümü gerçekleştirmesi gerektiğini vurguladı. Sosyal değişim platformu change.org ise 2021 yılında Avrupa coğrafyasında 39 ülkede çıkan orman yangınlarında 1 milyon 113 bin 464 hektar orman alanının yok olduğunun altını çizerken, 2022 yılında küresel sıcaklığın artmasıyla birlikte orman yangınlarının daha yıkıcı olabileceğini iddia etti.
‘Yalnızca Bir Dünya’
Birleşmiş Milletler Çevre Konferansı, 1972 yılında milyarlarca insanın yaşadığı yerkürenin doğal kaynaklarını korumak ve gelecek kuşaklara daha yaşanabilir bir dünya bırakmak için 5 Haziran’ı Çevre Günü ilan etmişti. 2022 yılında 50’nci yaşını kutlayan 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nün teması “Yalnızca Bir Dünya” olarak belirlendi. “Doğayla uyum içinde, sürdürülebilir yaşam” sloganıyla küresel ölçekte kutlanan günde bir açıklama yapan WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) gezegenin ve insanlığın karşısındaki tehditlere dikkat çekti.
WWF Türkiye Genel Müdürü Aslı Pasinli, “Gezegenimizi tehdit eden en önemli çevre sorunları, iklim krizi ve doğa kaybı. İklim krizinin etkileri, sıklığı, şiddeti ve ölçeği artan orman yangınları, seller, kıyı bölgelerinde deniz seviyelerinin yükselmesi, sıcak hava dalgaları ve kuraklık olayları olarak ortaya çıkıyor. Doğal alan ve canlı yaşam çeşitliliği insanlık tarihinde görülmemiş hızla kaybediliyor. İnsan dâhil birçok tür risk altında. Soluduğumuz temiz hava, içtiğimiz su ve beslendiğimiz toprak her gün artan bir baskıyla karşı karşıya. İklim krizinin etkilerine karşı yol katedememek ise, daha fazla yıkım ve doğa kaybı anlamına geliyor. Öte yandan doğa tahribatı, iklim krizinin verdiği zararı da artırıyor. Bu durum, mevcut ekonomik ve politik krizleri, daha da derinleştiriyor” diye konuştu.

‘Gerekli önlem alınmalı’
Sosyal değişim platformu www.change.org ise, 2021 yazını orman yangınlarıyla geçiren Türkiye’de açılan iklim ve yangın kampanyalarını hatırlattı. Platform, “Orman Yangınları İçin Kırmızı Alarm” kampanyasıyla Türkiye’nin toplam ormanlık alanların yüzde 60’ının yangına hassas olduğunu vurguladıklarını ve geçen yıl 206 bin 013 hektarlık alanın yangınlarda yok olduğunu ekledi. Geçen yıl kontrol edilmeyen ve hızla yayılan orman yangınlarının bu sene de tekrarlanmaması için acil eylem planı oluşturulması ve bir an önce harekete geçilmesini isteyen Baran Örnek, “Bugün Dünya Çevre Günü. Oysa en büyük çevre zenginliğimiz olan ormanlarımızı yangınlara kaybetmeye başladık bile. Önlemsizlik yangınlardan büyük kayıplara yol açıyor. Geçen sene yok olan ağaçları, yitirdiğimiz canları, yükselen çığlıkları unutmadık. Canlıların yuvası ormanlar, barındırdığı biyo çeşitliliğin yanı sıra özellikle fosil yakıtların gün geçtikçe kirlettiği havamızı temizliyor, ciğerlerimizi oluşturuyor. Tedbirsizlik ise ciğerlerimizi feda etmek ile eş değer. İklim krizi ile mücadele için, geçen seneki feryatların bu sene de yükselmemesi için yetkililerden orman yangınlarına karşı gerekli önlemleri almalarını talep ediyorum” dedi.
Numberone.com.tr
Galatasaray’da rota Ederson
Galatasaray Sportif Direktörü Sensibile, İtalyan medyasında açıklamalarda bulundu. Sarı kırmızılı futbol adamı yaptığı konuşmada, Salernita‘da forma giyen Ederson hakkında övgü dolar sarf etti.

İşte o açıklamalar…
Johnny Depp “Beetlejuice 2” ile geri mi dönüyor?
Johnny Depp, Beetlejuice 2 filmi ile beklenen ‘geri dönüşünü’ gerçekleştirebilir. Yıldız oyuncunun, Beterböcek’in devam yapımında oynayacağı iddia edildi.










